Işık Hukuk Bürosu, hukuk alanında, birlikten güç doğar anlayışı çerçevesinde hukukçuların bir çatı altında toplanarak çalışmak suretiyle, daha verimli neticeler alabileceklerini bundan 40 yıl evvel düşünerek, bugünkü anlayıştaki hukuk bürosu oluşumlarının temelini hayata geçiren Av. Işık İşgüden tarafından kurulmuştur.
Devletin kişilerin kendiliğinden hak almayı yasaklaması ve hukuk devleti olmanın gereği olarak kişilerin devletten haklarının korunmasını veya kaybedilmiş ise kazanılmasını talep etme hakları bulunmaktadır. Cebr-i icra hukuku/takip hukuku isimlerini de almakta olup maddi hukuktan kaynaklanan taleplerin devletin gücü ile fiilen yerine getirilmesini sağlayan karma nitelikte bir hukuk dalıdır. İcra hukuku ve İflas hukuku ise takip hukuku içerisinde yer alan alt dallardandır. Takip hukuku ile talebi bulunan bir kişinin talepte bulunmuş olduğu ve maddi hukuktan kaynaklanan bu talebin elde edilmesini gerçekleştirir. Bu talep, alacak ve borç anlamındadır.
Takip işlemleri taraf takip işlemi ve icra takip işlemi olarak ikiye ayrılmaktadır. Taraf takip işlemi ile kastedilen, tarafların gerçekleştirdiği işlemler olup genellikle takibe yön veren işlemlerdir. İcra takip işlemleri ise kural olarak icra organları tarafından borçlu şahsa karşı gerçekleştirilen işlemlerdir. İcra organları tarafından gerçekleştirilmesi, borçluya karşı gerçekleştirilmesi ve cebri icranın ilerlemesini sağlayacak nitelikte yapılması icra takip işlemlerinin unsurlarıdır. Cebri icra genel hatları itibariyle ikiye ayrılmakta, bu başlıklar da kendi içerisinde ayrıma tabi tutulmaktadır:
Cüzi İcra ile;
İlamlı icra
İlamsız icra
Genel haciz yolu ile takip
Abonelik sözleşmelerinden kaynaklanan para alacaklarına ilişkin takip
Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip
Kiralanan taşınmazların tahliyesi yolu ile takip
Rehnin Paraya Çevrilmesi Yolu ile Takip ile cüzi icradan bahsedilir.
Borçlu şahsın karşısında bir veya birkaç alacaklı yer alır ve borçlunun malvarlığı içerisinde kalan taşınır veya taşınmazlar ile cebri icra amcanın gerçekleştirilmesi sağlanır. Bu durumda alacaklı tarafından borçluya karşı bir takip başlatılır, takibin kesinleşmesinin ardından borçlunun söz konusu alacak miktarına yeter miktardaki malı haczedilir, bu mallar satılır ve alacaklı kişinin alacağı ödenir.
Külli icra ile; borçlunun karşısında bütün alacaklıları yer alır ve söz konusu takibin konusunu borçlunun bütün malvarlığı oluşturur. Bu takip yoluna tüm borçlular için başvurulmamakta, yalnızca iflasa tabi borçlular için başvurulabilmektedir.
İflas takibi ile borçluya ait olan bütün menkuller satılır ve satıştan elde edilen para ile borçlunun bilinen bütün alacaklarına karşı ödeme gerçekleştirilir. Eğer borçlunun bütün menkul mallarının satışından elde edilen para ile alacaklıların tamamının alacağı karşılanamazsa, elde edilen para alacaklılar arasında garameten yani oranlarına bağlı olarak paylaştırılır.
Cebri icra hukukuna hâkim olan ilkeler ise şu şekildedir:
Tasarruf İlkesi,
Taraflarca Getirilme İlkesi.
Takibin İcra Organlarınca Yürütülme İlkesi,
Doğrudanlık İlkesi,
Takip Ekonomisi İlkesi,
Alenilik İlkesi,
Yazılılık-Sözlülük İlkesi,
Kanunilik İlkesi,
Paraya Çevirme İlkesi,
Cebri İcra Yollarının Sınırlı ve Belirli Olması İlkesi,
Cebri İcra Tedbirlerinin Sınırlı ve Belirli Olması İlkesi,
Şekle Sıkı Bağlılık İlkesi’dir.
Kanunumuzda İcra ve İflas Hukuku ile borçlu tarafından borcun ödenmemesi halinde hapis cezasına hükmedilmemiştir. Hapis cezasının bulunmaması, icra ve iflas hukuku bakımından hiçbir yaptırımın uygulanmayacağı anlamına gelmeyecek olup icra ve iflas hukuku kapsamına giren hukuki bir konu ile gerekli işlemler yapılarak sağlıklı bir süreç yürütülebilecektir.